24 Mayıs 2010 Pazartesi

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİRŞEY VAR


Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:


Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi


Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten


Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği






İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne


Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa


Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır


Kopmaz kökler salmaktır oraya






Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını


Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin


Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara


Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin






İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine


Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına






İnsan balıklama dalmalı içine hayatın


Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına






Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar


Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın


Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu


Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın






Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle

Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı

Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına

Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı




Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe,bütün evrene karışırcasına

Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır

Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

Ataol BEHRAMOĞLU





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder