29 Nisan 2010 Perşembe

OBAMA'DAN DİJİTAL PR UYGULAMASI

Sosyal medyada yer almak kolaydır. Fakat oradaki sayıca çok büyük olan kitleleri etkilemek yaratıcılık işidir ve zordur. Öncelikle bu mecraları iyi tanımak ve nasıl var olmak istediğimizi iyi kavramak gerekiyor. Öncelikle şirket olarak sosyal medyada ne yapmak istediğimize karar vermeliyiz. Bunun içinde aşağıdaki soruların cevaplarını bilememiz gerekiyor;



Aktif bir şekilde konuşmak mı?


Dönemsel bir kampanya yapmak mı?


Konuşulacak iş yaratmak mı?


Yoksa olası krizleri yönetmek mi?


Amaç ve hedefler saptadıktan sonra uygulama için alanlar ve materyaller yaratılmalıdır. Bunlar ses, görüntü, yazı şeklinde gruplara ayrılan, özelliği yaratıcılığına kalmış destekleyicilerdir.


2009 yılı ocak ayında Amerika Birleşik Devletlerine ilk siyah başkan olan Barack Obama’ya seçim kazandıran kampanyayı inceleyerek Dijital mecra nasıl kullanılmalı? Gibi çeşitli sorulara cevap bulmaya çalışalım.


Obama, 1961 yılında siyah bir adamın beyaz bir kadının çocuğu olarak dünyaya geldi. O zamanlar siyah beyaz ayrımının hat safhada olduğu dönemlerde yaşadığı sorunlar ve sonuç olarak siyah teniyle 2009 yılında seçimleri kazanması ile ne kadar zor bir şeyi başardığını ispatlamış oldu.


Peki, Obama’ya seçim kazandıran ne olmuştu? Obama siyah biri olduğu için, onun üzerinden siyaset yapmıştı da öyle mi kazanmıştı? Hayır. Obama hiçbir zaman teniyle ilgili bir siyasete girişmemişti. O sadece birlik, beraberlik fikrini savunmuştu. Bununla insanlara bütünlük mesajı vermişti. Eğitim dönemi parlak olan Obama, liderlik özelliklerini de taşıyordu. Kararlıydı, etkili konuşuyordu, ihtiyaçları iyi tespit eden yapısı vardı.


Obama’nın ve çevresindeki danışmanlarının internetin önemini anlaması 10 Şubat 2007 tarihinde Obama’nın aday adaylığını açıklarken yaptığı konuşmanın, Obama’nın web sitesinde gün içersinde, 4,5 milyon kişi tarafından tıklanması gösterdi.


Bu gerçekten bir lider için büyük bir rakamdı. Bunun üzerine, dijital mecraya karşı ilgiler yoğunlaştı ve kampanya buradan ilerletilmeye başlanıldı. ABD’nin büyük bir kısmını genç nüfus oluşturuyordu ve bu nüfusun büyük çoğunluğu uzun bir zamanını dijital mecrada geçiriyordu. Bu mecrayı kullananlarda oy kullanmayan büyük bir kitleyi barındırıyordu.


Facebook’un tanıtımına öncülük eden Hughes Nisan 2007’de Facebook’tan ayrılarak Obama’nın online örgütlenmesinde görev almak için görev almayı kabul etti.(5)


www.barackobama.com sitesi yoğun bir biçimde kullanılmaya ve kişiler buraya yönlendirilmeye başlandı. Site kullanıcı dostuydu. Birçok video, yazı, görsel ekleyip paylaşabiliyordun, yorum yapma şansın vardı. Bu da özgürce bireylerin özellikle gençlerin aktif olmasını sağladı. Obama için çalışan gönüllüler site altında 25.000 grup 160.000 blog yarattılar. Ayrıca bu sitenin dışında 210.000 gönüllü grubu daha oluşturuldu.

Böylece kendiliğinden bir anda yoğunlaşan bir kitle ve ilgi grupları oluştu. Yazılan yazılar başka sitelerde paylaşılmaya, konulan videolar tıklanma rekorları kırmaya başladı. Obama tarafından konulan çalışmaların yanına, birçoğu gençler tarafından eklenen Obama taraflı çalışanlar vardı.

Hedef kitlesi gençler ve umutsuzlar olan kampanyada mesaj; değişim ve umuttu. Her konuşmada ve çalışmada mesaja vurgu yapıldı. Nereye kadar değişim olduğunu vurgusu vaatlerde yer aldı. Kesin, net ve açık cümleler kuruldu ve vurgulandı.

Obama insanlara umut veriyordu. Bütün çalışmaların sloganı “yes, we can” di “evet, yapabiliriz” diyordu. 2007’de başlayan kampanya yavaş yavaş kazanılan galibiyetlerle ilerliyordu. Ekim 2008 sonuna gelindiğinde 10 milyonu aşkın gönüllülere ulaşan devasa bir örgüt ile, kişiselleştirilmiş görevlerle, kişiselleştirilmiş mesajlarla yönetiliyordu(6).

Barack Obama bir markada aradığını üç şeye birden sahipti; Yeni, farklı, çekici(7). Sosyal mecra o kadar iyi kullanıyordu ki Youtube ve bir çok video sitesinde Obama’nın konuşması ve gönüllülerin yaptığı çalışmalar tıklanma rekoru kırıyordu. Obama taraftarları YouTube’a 18.000 saatlik video upload (yükleme) ettiler. E-mail yöntemini bile anne- baba işi olarak gören gençleri dikkate aldılar. 11 yaşındaki çocuk bile cep telefonuyla çektiği videoyu yükleyebiliyordu, sms ile kampanyaya yorun gönderebiliyordu. Bu avantajlar ve iletişim kolaylığı gençler arasında 35 milyon videonun birbiriyle paylaşmasını sağlamıştır.

Hilary Clintonla başlayan McCain’le devam eden Cumhuriyetçi Parti cephesi ise dijital mecrada kendini gösterememiş şekilde 1-0 olarak devam ediyordu. Hatta tarafına yapılan birçok çalışmayı da etkili bir biçimde cevaplayamamışlardı. Buda kriz iletişimini nasıl yönetemediklerini vurgular nitelikteydi.

Ve nihayet 4 Kasım 2008 günü Amerika’lılar için karar günü gelip çatmıştı. Rekor bir katılımla gerçekleşen oy kullanımı 135 milyon kişinin saatlerce sandıkta beklemesini bile göz alması ile sonuçlandı. Sonuç 538 delegenin 365’ini Obama’nın kazanmasıyla sonuçlanmıştı. Obama toplam olarak 64 milyon seçmenin oyunu almıştı. Obama’ya kimler oy vermişti. Hedeflediği kitle. Gençler ve umutsuzlar. Obama hedeflediğini başarmıştı. Sıra dışı bir kampanya ile elde ettiği bu başarı uzun yıllar dilimizden düşmeyecek.

Obama neden kazandı?(8)

• Zamanın ruhunu temsil ediyordu. Dijitali yansıtıyordu.

• Halka yakın bir liderdi (her zaman onların yakınındaydı)

• Mesajında yansıttığı değişim ve umut kelimelerinin içini doldurmuş ve vurgusunu sürekli yapmıştır.

• İnsanlara sevgisin, göstermeyi başardı (hangi liderin bizim için gerçekten bir şeyler yaptığına inanırız ki?-Atatürk dışında)

• Gençlere inandı ve onlara seslenmeyi bildi.

• Yeni medyanın özüne vakıftı.

• Teke tek iletişime inandı.

• Krizi yönetebileceğini ispat etti.

• Medya ondaki star damarını erken gördü


• Rakibi iletişimini kötü yönetti




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder